Edirne Türk İslam Eserleri Müzesinden sonra rotamız Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi oldu. Bu iki müze birbiriyle karşılıklı konumda bulunmaktadır. Müze 13 Haziran 1971’de Etnografya ve Arkeoloji Müzesi olarak açılmıştır. Müze küçük dursa da çeşitlilik bakımından çok fazlaydı. Kısa süre de gezebileceğiniz etkileyici ve güzel bir müze.
Şimdi müzeden bahsetme vakti.
Bahçede girişte, Roma dönemine ait lahitler, dolmen ve Menhirler; hemen arkasında Osmanlı Dönemi’ne ait mezar taşları sergilenmektedir.
Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde sergilenen eserlerin çoğu Prehistorik Dönem’den kalmadır. Ayrıca eski Yunan, Bizans ve Roma dönemlerinden eserler de yer almaktadır. Değerli para koleksiyonunun yanında heykeller ve heykel parçacıkları, setler. toprak ve cam kaplar müzede ilgi çeken eserler arasındadır.
Müze hakkında ki görüşlerimizden ve genel bir bilgiden sonra şimdi içerde bulunan eserlere bakma zamanı..


1- Edirne Şehir Planı
2- Harita
3- Atatürk’ün kullandığı ”Gazı” yazılı sigaralar”
4- Üzerinde Taksim Anıtı resmedilen sigara tabakası
5- Atatürk’ün Edirne Müzesi’ni ziyareti
6- Atatürk’ün Edirne ziyareti
7- Atatürk’ün Edirne’de kaldığı gece kullandığı battaniye
8- Cumhuriyetin 10. yıl dönümü nedeniyle hazırlanan Atatürk portreli şeker kutusu.
Atatürk’ün kullandığı ”Gazi” yazılı sigaralar

ŞARKÖY KİLİMLERİ
Balkanlarda
yaşayan Türklerin dokudukları kilimlerdir. Çeşitli tarihlerde gelen
göçmenlerden derlemiştir. Argaç (çözgü) ile Arışları (atkı) yündür. Tek
parça halinde çok büyük ebada dokunmuşlardır. Seccade tipleri çok
kıymetli ve nadir örneklerdir. Zeminler kırmızı ve laciverttir. Açık ve
koyu yeşil, açık mavi, sarı ve beyaz renklerde kullanılmıştır.
Üzerindeki motifler hayat ağacı etrafında stilize çiçek, kuş ve yaban
keçileridir. Hayat ağacı Türklerde uzun, sağlıklı ve geniş bir aileyi
simgelemektedir.
Böylece genç kız
ileride kuracağı yuvanın sağlıklı ve uzun olacağına inanmaktadır. Kuşlar
değişik hareketlerde gösterilmiştir. Yuvada oturan, uçan ve hayvanlar
gibi.
Av hayvanlarından yaban keçileri ve ayrıca insan (eli belinde) motifleri de dokunmuştur

TRAKLAR
Heredatos,
”Yeryüzünde, Hintliler’den sonra, en kalabalık olanlar
Trakya’lılardır; bir tek adamın komutasında ya da tek iradeyle hareket
etseler hiç yenilmez ve bence, ulusların en güçlüsü ve en kalabalığı
olurlardı. Ama onlar için imkansızlık buradaydı ve bu birlik hiçbir
zaman kurulamadı; bunların zayıf yeri burasıdır.” demektedir. Traklar
denilen halk topluluğu, atlara büyük önem göstermişlerdir. Trak atları
eski çağda büyük şöhrete sahiplerdi. Bir takım süvarileri tasvir eden
yüzlerce mezar taşı, Trakların atlara verdikleri önemi göstermektedir.

ÇÖMLEKPINAR KÖYÜ, İKİZTEPE B TÜMÜLÜSÜ
Edirne
ili, lalepaşa İlçesi, Çömlekpınar Köyü’nün 2 km. kadar güneyindeki
İkiztepe B tümüllüsü’nde, 2004 yılında yaklaşık iki ay süren kurtarma
kazısı çalışmaları yapılmıştır.
Bulunan
seramik parçalarının restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte 33 adet
kap elde edilmiştir. Kaplar, Roma Dönemi M.S. 1.y.y’a
tarihlendirilmiştir. Mezar ise tümülüsün doğusunda ortaya çıkarılmıştır.
Mezar
hediyeleri cesedin yakılmasının tamamlanmasından sonra mezar çukurunun
çevresine bırakılmıştır. Bunlar, bronz yonca ağızlı oinochoe, içinde
meşe palamudu yaprakları bulunan patera, strigilis, yağ kabı, cam
sürahi, kase, bardak, rython, pişmiş toprak amphora, bulunmaktadır.
Birinde Attika tipi miğferli Minevra büstü, diğerinde ise caduceus tutan
Merkür betimlenmiştir.
Tümülüsün
batı eteğinde yapılan çalışmalar sonucunda korozyondan dolayı oldukça
bozulmuş durumda olan ölünün taşındığı cenaze arabasının demir
tekerlekleri ve gövde aksamı ile arabanın gövdesindeki ahşap yük
bölümüne ait bronz parçalar ortaya çıkarılmıştır. Kuzey-güney
doğrultusunda bırakılan arabanın güney ucunda cenazeyi taşıyan bir altın
iskeleti ile karşılaşılmıştır. At cenaze taşındıktan sonra kurban
edilerek, tümülüsün eteğine bırakılmıştır.

DOLMEN BULUNTULARI
M.Ö.
1200 – 800 yılları civarında bölgeye göçlerle gelen yeni bir topluluk,
”Dolmen” olarak bilinen megalitik anıtları Trakya Bölgesi’ne
getirdiler. Dolmen denilen ve iri taş blokları ile harç kullanılmadan bu
mezar anıtları genellikle iki oda ile bir giriş bölümünden oluşmakta
ve bunların üzeri toprak ile örtülmektedi. Dolmenler ile birlikte,
boyları 4 metreyi geçen ve ”Menhir” olarak adlandırılan dikilitaşlara
da rastlanmaktadır. Dolmen Ve Menhirlere, Trakya Bölgesi’nin özellikle
kuzey kesimlerinde rastlanılmaktadır.
Hacılar
Dolmeni; Türkiye Trakyası’nda İlk Dolmen kazısı Edirne Müzei Müdürlüğü
tarafından 1983 yılında gerçekleştirilmiştir. Lalapaşa ilçesine bağlı
Hacılar sınır köyünde bulunan Dolmen, yerel şişt tarafından yapılmıştır.
Ortaya çıkarılan kaplardan biri Troya Vllb2 tabakasındakiler gibi,
büyük yumrucuklu olmak üzere, Son Tunç Çağı – İlk Demir Çağı Geçiş
Dönemi’ne tarihlendirilmektedir.
Diğer
bir dolmen kazısı da yine Edirne Müzesi adına Arkeolog Murat Akman
tarafından Lalapaşa ilçe merkezinde kalan Arpalık Dolmeni’nde
yapılmıştır. İlçe merkezinin içi sayılacak kadar yakınında bulunan
Kapaklıkaya, iki mezar odası ve bir mezar girişi ile mezar anıtımı
çevreleyen taşlı tepe olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Kazı
sırasında bulunan seramikler Bulgaristan’daki Dolmen kazılarında da
bulunmuş olan, paralel kültür gruplarından Çatalka ve Pseniçevo’dan da
bilinen Buckelkeramik diye de adlandırılan bir seramik türüdür.

HOCAÇEŞME HÖYÜĞÜ
Hocaçeşme, Edirne Emez İlçesi’nin 5 km. kadar doğusunda Meriç derltasına bakan dolağ bir kayalığın üzerindeki küçük bir höyüktür. Hocaçeşme’nin M.Ö. 6400, 6300 yıllarında tarihlendirilen en eski kültür katı Balkanlar’ın bilinen en eski yerleşimlerinden birisidir.
Hocaçeşme’de dört evre tespit edilmiştir. Kazılar sonucu ortaya çıkarılan Kültür katları, Balkanlar’da Neolitik kültürlerin başlangıç ve gelişim sürecini ortaya koymuş, bu bakımdan da Avrupa’da çiftçiliğin ortaya çıkışını anlatan en önemli buluntu yeri durumuna getirilmiştir.

MEZAR STELİ
Makedonya Kulesi kurtarma kazısında mermerden yapılmış 1 m. 58 cm. yüksekliğinde 70 cm. genişliğinde üzerinde Grekce yazıt bulunan M.S. I-II. yüzyıllara tarihlendirilen oldukça kalitesi bir mezar steli, kireçtaşından kaidesi ile birlikte bulunmuştur. Stel üzerinden Roma çağında Edirne’de yaşamış bir ailenin, yüksek kabartma şeklindeki betimleri bulunmakta.
Grekce kitabesinin Türkçe’ye çevirisi ” Diofanes” in kızı Julya, 40 yıl yaşamış olan kocası Diogenetos ile oğluna bu mezar taşını yaptırdı. Anısı hoş olsun, hoşçakal ey koca! ” şeklindedir
ARSLAN BAŞI
ENEZ – ROMA DÖNEMİ





Helenistlik ve Roma Dönemlerinde Enez, Kuzey Ege kıyılarının en görkemli kentlerinden birisidir. Kazıların sonuçları bu görkemli dönemlere tamıklık etmektedir. Özellikle geçmiş yıllarda yapılan kazılarda bulunan Zafer Tanrıçası Nidre, Seraprs ve bronz kadın heykeli oldukça önemli buluntulardandır.
Çıkışa doğru..
ENEZ
ROMA DÖNEMİ
ENEZ
HELENİSTLİK DÖNEM

SİKKE
Bir müzenin daha sonuna geldik. Yazıya başlarken küçük demiştik. 🙂 Sakın ben İstanbul’da başka bir şehirde daha büyük arkeoloji ve etnografya müzesine gittim diyip Edirne’ye geldiğinizde buraya uğramamazlık yapmayın. Küçük ama etkileyici bir müze bizden size tavsiye muhakkak uğrayın! 🙂